HABER |
Raporlama
25.9.2024

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK BEYANLARINDA ZORUNLU GÜVENCE DENETİMİ DÖNEMİ BAŞLIYOR

4 Dk. Okuma
kağıt ve büyüteç fotoğrafı ve yeşil bir grafik yerleşimi

Eylül başında Resmî Gazete’de yayımlanan Kurul Kararı ile Türkiye kurumsal sürdürülebilirlik raporlama ve denetleme süreçlerinde yeni bir dönem başlamış oldu. Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurulu (KGK)’nın önerisi doğrultusunda TSRS (Türkiye Sürdürülebilirlik Raporlama Standartları) kapsamında gerçekleştirilen sürdürülebilirlik raporlamalarında sınırlı güvence denetimleri zorunlu hale getirildi.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK RAPORLAMASINDA GÜVENCE DENETİMİN ÖNEMİ​

Konu sürdürülebilirlik olduğunda şirketlerin yarattıkları etkiye dair şeffaf olmaları kadar güvenilir olmaları da önemli. Yaşanan birçok yeşil badana vakası sonrası hem tüketiciler hem de ilgili diğer paydaşlar şirketlerin sürdürülebilirlik performanslarından bahsederken veri odaklı olmalarını ve verilerin doğrulanabilir olmasını önemsiyor.

En yaygın olarak kullanılan raporlama standartlarından biri olan Küresel Raporlama İnisiyatifi (GRI) için raporda paylaşılan verilerin bağımsız bir parti tarafından denetlenmesi öneriliyor. Avrupa Birliği’nin şirketlerin çevresel, sosyal ve yönetişim (ÇSY) etkilerini raporlamalarını zorunlu kılan Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (CSRD) ise üçüncü parti denetimini zorunlu kılıyor. Güvence denetimi konusunda yatırımcıların ısrarı ve paydaşların ilgisi sebebiyle bu pratiğin giderek yaygınlaşacağına kesin gözüyle bakılıyor.

Sınırlı Güvence - Makul Güvence

Güvence denetiminde iki tür sıklıkla kullanılır: "Sınırlı" ve "Makul."

Sınırlı güvence nispeten daha düşük düzeyde inceleme sunarken, makul güvence verilerin daha titiz bir değerlendirmesini sağlar ancak mutlak değildir.

Makul güvence bilginin nereden ve nasıl elde edildiğini araştırır. Ayrıca, böyle bir denetim raporun sektörel metriklere ilgisini ve çeşitli paydaşlar için önemini kontrol eder. Sonuç olarak, raporun dengeli olmasını, önyargıdan uzak olmasını ve tüm operasyon alanlarını hesaba katmasını sağlar. Öte yandan, sınırlı güvence, bilgilerin doğruluğunu teyit eder ancak bilgilerin önemli değişikliklerden arınmış olduğunu teyit etmez.

Güvence denetimi yalnızca dış paydaşlar için değil iç yönetim için de faydalı çıktılar ortaya koyabilir. Sürdürülebilirlik performansını değerlendirirken ortaya çıkabilecek hesaplama hatalarını fark etmek ve iyileştirme önerileri almak için üçüncü bir partiden destek almak şirket yönetimine kolaylık sağlayabilir.

Küresel gelişmeler ve güvence denetiminin potansiyel faydaları göz önünde bulundurulduğunda Türkiye’nin de bu konuda adım atmış olması şirketlerin uluslararası pazara uyumunu sağlaması için önemli bir adım. Kısa vadede güvence denetimi, özellikle büyük ve halka açık şirketlerin sürdürülebilirlik raporlarının güvenilirliğini artırırken, küçük ve orta ölçekli işletmeler için yeni bir uyum süreci gerektirebilir. Uzun vadede bu uygulama her ölçekte şirketin yatırımcılar için daha cazip hale gelmesini ve üçüncü parti denetimleri ile geliştirilmiş sürdürülebilirlik performansına ulaşmasını sağlar. 2023 yılında yapılan bir ankette yatırımcıların %85’i iyi bir denetim mekanizmasının sürdürülebilirlik raporlamasına olan güvenlerini önemli oranda arttırdığını bildirdi.

Denetçiler açısından, sınırlı güvence denetimleri, denetim kapsamının genişlemesi anlamına gelecektir. Finansal denetimlerde deneyimli olan denetçilerin, sürdürülebilirlik raporlaması konusundaki bilgi birikimlerini artırmaları gerekecektir. Bu, denetim şirketlerinin yeni uzmanlık alanları geliştirmesini, ekiplerini sürdürülebilirlik uzmanlarıyla güçlendirmesini ve denetim süreçlerini yeniden yapılandırmasını gerektirebilir.

ŞİRKETLER NASIL HAZIRLANMALI?

1. Sürdürülebilirlik Raporlaması Yetkinliği ve Veri Toplama Disiplini: Şirketler, sürdürülebilirlik raporlaması için iç süreçlerini gözden geçirip iyileştirmeli. Özellikle çevresel ve sosyal performans verilerini toplama, analiz etme ve raporlama süreçleri güçlendirilmelidir. Sunulacak veriler için sorumluların belirlenmesi ve sistemli bir şekilde bu veri akışının sağlanması olası hataları önlemek için kritik bir adımı oluşturuyor.

2. İç Kontrol Mekanizmaları: ÇSY verilerinin güvenilirliğini artırmak için iç denetim ve kontrol mekanizmalarını gözden geçirmek önemli. Bu mekanizmalar, güvence denetiminde sunulan verilerin doğruluğunu destekleyecektir.

3. Denetçi ile İletişim: Şirketlerin denetçi firmalarıyla sürekli iletişim halinde olması ve güvence denetimlerine yönelik hazırlık süreçlerini paylaşmaları, denetim sürecinin daha verimli yürütülmesine yardımcı olur. Denetçilerin verilerin doğruluğunu teyit edebilmeleri için o verinin hesaplama yöntemlerine, ilgili kanıt belgelerine rahat bir biçimde erişebilmesi sürecin hem daha hızlı hem de daha etkin ilerlemesini sağlayacaktır.

Hazırlık sürecinde şirketlerin işlerini kolaylaştırmak için takip edebilecekleri taktikler ise şöyle:

1. Adım Adım Uyum: Şirketlerin ve denetçilerin, sürdürülebilirlik raporlamasına yönelik yasal zorunlulukları ve standartları anlamaları için kapsamlı bir eğitim süreci organize edilebilir. Bu, uyum sürecini hızlandırır ve denetim süreçlerini daha etkin hale getirir.

2. Dijital Çözümler: ÇSY verilerinin toplanması, analizi ve raporlanması süreçlerinde dijital çözümlerin kullanılması, verilerin doğruluğunu, güvenilirliğini artırır ve denetim sürecinin daha hızlı, efektif bir şekilde yürütülmesini sağlar. Dijital çözümler aracılığıyla verinin tek bir platform üzerinden yönetilmesi ve sorumlu kişilerin belirlenmesi verilerin hatalı veya eksik girişini engeller, ekipler içindeki ve arasındaki koordinasyonu sağlar. Denetim yapan kişiler için verileri detaylı hesaplamaları ve ilgili kanıt dokümanları ile birlikte incelemek de dijital çözümlerin sunduğu, süreci kolaylaştıran önemli avantajlar arasında yer almakta.

3. Pilot Uygulamalar: Özellikle büyük şirketler için güvence denetimi süreçlerini önce küçük ölçekte pilot uygulamalarla başlatmak, daha sonra tam ölçekli denetimlere geçişte fayda sağlayabilir.

Sonuç olarak, Türkiye’de sürdürülebilirlik raporlamasında güvence denetimlerinin zorunlu hale gelmesi, şirketlerin şeffaflık ve hesap verebilirlik alanında önemli bir adım atmasını sağlayacaktır. Hem büyük hem de küçük ölçekli şirketler, sürdürülebilirlik performanslarını geliştirirken yeni denetim gerekliliklerine uyum sağlayarak yerel ve uluslararası standartlarla uyum yakalayacaktır. Şirketlerin özellikle veri toplamaya ve analiz etmeye dair iç süreçlerini güçlendirmeleri bu dönemde özellikle kritik olacaktır. Bu düzenleme, Türkiye'nin uluslararası sürdürülebilirlik standartlarına uyum sağlaması ve küresel rekabet gücünü artırması açısından büyük bir fırsat olarak değerlendirilmelidir.