Yapay zeka (AI - artificial intelligence) pazarı tüm dünyada benzeri görülmemiş halde büyümeye devam ediyor. 2023'ün son aylarında toplam değeri 200 milyar doları aşan market 2022’ye kıyasla yaklaşık %50’lik bir büyüme kaydetmiş oldu. Devam eden büyümeyle birlikte, AI Çevresel, Sosyal ve Yönetişim (ESG) yönetimini geliştirmek için benzersiz fırsatlar sunan dönüştürücü bir güç olarak ortaya çıkıyor. Kurumsal sürdürülebilirlik alanında, yapay zeka, kuruluşların güçlü bir müttefiki olabilir. Akla gelen bazı alanlar ise şöyle: Üretimin çevresel etkilerini azaltma, sosyal sorumluluğu teşvik etme, güçlü yönetişim uygulamalarını sağlama, gibi.
2000’lerin başından beri, veri toplama konusu sektör fark etmeksizin tüm firmaların gündemine girdi. Toplanan verilerin daha iyi satışlar veya daha etkili süreçler için en büyük destekçimiz olacağını ummuştuk ancak verileri anlamlı hale getirme işini başlarda hesaba katmadık. Veri aynı zamanda son yıllarda uygulamaya konan birçok düzenlemeyle sürdürülebilirlik stratejilerinin de önemli bir parçası haline gelmekte. Yapay zekanın devreye girebileceği alanlardan biri de bu büyük veri kümelerini ESG yönetimi için anlamlı şekilde işlemek olabilir. Yapay zeka destekli analizlerden yararlanarak şirketler, operasyonları, tedarik zincirlerini ve paydaş etkileşimlerini daha derinlemesine anlayabilirler. Tüm bu fırsatlar ise yöneticilerin sürdürülebilirlik stratejilerini iyileştirmesine ön ayak olabilir. Makine öğrenimindeki ilerlemeler sayesinde, işletmeler verilerinin bulgularını en güncel yasal düzenlemelerle karşılaştırabilirler.
Yapay zekanın başka bir katkısı, tahminsel modelleme yönü olabilir. Enerji tüketiminden atık üretimine kadar, yapay zeka bu verilerdeki eğilimleri belirleyebilir ve işletmelere sürdürülebilirlik risklerini öngörmeleri, gelecekteki performansı tahmin etmeleri ve stratejilerindeki iyileştirme alanlarını belirlemeleri konusunda güç verebilir. Dahası, işletmeler IoT (internet of things - nesnelerin interneti) cihazlarına, örneğin akıllı sensörlere yatırım yaparlarsa, yapay zeka üretimin birçok alanında otomasyonu teşvik edebilirler.
Operasyonel verimliliğin ötesinde, yapay zeka daha fazla ilgili paydaşlarla etkileşim kurma fırsatı da sağlayabilir. Şirket web sitelerindeki sohbet botlarından geri bildirim toplama araçlarına kadar, yapay zeka, paydaşlarla şeffaf geri bildirim döngülerinin kapılarını açabilir. Örneğin MIT Sloan Review’da yapılan araştırmalar yapay zeka sayesinde sürdürülebilirliğe bağlı KPI (Anahtar Performans Göstergeleri) belirleme süreçlerinin iyileştirilebileceğini önerdi.
Kurumsal sürdürülebilirlik için yapay zekanın kullanımı heyecan verici fırsatlar sunuyor ancak ESG sürdürülebilirliği ile ilgili riskler de bulunmakta. En açık risklerden biri, büyük veri ve sunucuların kullanımıyla artan karbon emisyonları. Bir diğer risk ise sosyal tarafta; yapay zekanın az temsil edilen topluluklara karşı tutabileceği potansiyel önyargılar. Yönetişim konusunda ise, her zaman yapay zeka araçlarının yönetişimi konusu var. Kendi başına, hiçbir yapay zeka aracı %100 otomatik yönetişim yapmaz, bu da etkin bir şekilde çalışabilmeleri için düzenli bakım gerektirdikleri anlamına gelir. Bu konuda mevcut ekiplerin iyi eğitilmesi veya yeni kişilerin işe alınması gerekebilir.
Söz ettiğimiz risklerin azaltılması, etik düşüncelerin, düzenleyici çerçevelerin, teknolojik korumaların ve paydaş katılımının entegre edildiği çok disiplinli bir yaklaşımı gerektirir. Risklerin proaktif bir şekilde belirlenmesi ve ele alınmasıyla, organizasyonlar yapay zekanın dönüştürücü potansiyelini sürdürülebilirlik hedeflerini ilerletmek ve etik prensipleri ile toplumsal değerleri korurken kullanabilirler.
Sonuç olarak, yapay zeka, kurumsal sürdürülebilirlik uygulamalarını şekillendirmede ve ESG yönetimini ilerletmede büyük bir vaat taşımaktadır. Yapay zeka destekli teknolojileri kullanarak, işletmeler yeni içgörüler elde edebilir, operasyonları optimize edebilir ve çevresel, sosyal ve yönetişim boyutlarında yenilik yapabilirler.